12 Şubat 2011 Cumartesi

Özenmiş çocuk

Bir süredir farkettiğim bir şey var. Uzunca bir süredir. Bunu her düşndüğümüde acımayla karışık bir gülme alıyor beni. Bana çok komik geliyor ama acaba onlar bu kadar komik göründüklerinin farkındalar mı...?Aslında herkes böyle ama bazıları var ki çok göze batıyor. (Burda bitirirmişim yazıyı mesela)

Barlarda yeni çalmaya başlayan, yeni yetme heyecanlı genç çocukların hepsi Bob Dylan'ın filan gençliğine özenmiyor mu? Ya da sokak köşesinde çalan gitarcı çocuklar...Yıllar sonra ünlü olduklarında anlatacak bir yaralı geçmiş yaratmak değil mi çoğunun amacı? Ya da kitaplarının arkasına siyah beyaz fotoğraflarını koyan şairlerin tümünün aklında bir Cemal Süreya gibi olmak filan yok mu allasen? Bana çok komik geliyor bu.

Az önce bir şair amcanın fotoğrafını gördüm de...ordan geldi aklıma. Bir pozlar, bir edalar...altına da vurucu bir cümle...oldu işte! O foto çok mühim ama...Nasıl Cemal Süreya'nın meşhur elinde sigaralı resmi kullanılır hep, o da ölüp gittikten sonra hatırlanmak istiyor belli...özenmiş bezenmiş de çektirmiş...hayır dalga geçmiyorum...ne var ki bunda diyor olabilirsiniz ama işte bunu farketmek komik geldi sadece...Sadece şairler ve müzisyenler de değil ki...hemen hemen herkes böyle yaşıyor...önlerindeki örneklere göre yaşıyor...Onlar gibi olmaya çalışıyor...Üniversite hocaları Ölü ozanlar derneği'ndeki Mr. Keating'e özenirken, iş kadınları, Amerikan filmlerindeki işi gücü parası olan ama mutsuz kadınlar gibi falan yaşamaya çalışıyor; falan gibi...mesela yani...aykırı olanlar elbette var ama genelde bu böyle...

Şimdi biz o geçmişteki şair, yazar müzisyen ya da filmlerde gördüğümüz insan tipi neyse, onu da tanıyıp bildiğimiz için, ister istemez bir kıyaslamaya giriyoruz. Niye giriyoruz çünkü bariz öyle bir iddiası var kişinin! iddiası olmasa kıyaslamayıp ona kendi tarzı çerçevesinde bakarsın ama var! Pekiii...ya yoksa? yani öyle bir ihtimal de var ama o zaman bu çok korkunç olur! O zaman dünyada her bir iş için belirlenmiş tek bir kalıp mı var? Başka türlüsü zaten mi mümkün değil yoksa ve biz hep farklı bir şeyler bekliyoruz? Beklemek mi hata acaba? Başka türlü nası çalsın gitarı mesela? Bunu yapmak için kimse uğraşmadığından, başka bir ihtimalin düşüncesi bile beyin kaslarını feci zorluyor...Usül böyle belirlenmiş, ötesi yok, uğraştırma sen de adamları aaaa, düşüncek başka bişey mi bulamadın...da diyebilirler adama...İnsanız işte, benziyoruz birbirimize...hepsi biziz, şariler de yazarlar da öğretmenler de...kim kime özeniyor, kim kimi aklit ediyor, çıkarması güç...Sen hiç mi birilerini taklit etmiyosun diye sorabilirler bana da...bilmem ediyorumdur belki, farkında değilim...dedim ya ister istemez yapabiliyoruz bunu...ama yapmamaya çalışıyorum en azından onu biliyorum...Mesela birinin fotoğrafını beğenip almak, birinin videosunu paylaşmak veya blogunu düzenlerken hoşuna giden eklentileri eklemek gibi çok basit şeylerden söz etmiyorum. Yaşam tarzı olarak belirlenen daha ciddi şeyler benim anlatmak istediğim.Seni sen yapan, yapacak olan şeyler...

Ama gidip de sırıtan, 60'lardan kalma havası estirilmiş bir siyah beyaz resim çektirip kitabının arkasına koyma sen de allasen...başkalarının umrunda olmayabilir ama bu özenti havası beni çok fena irrite ediyor...

Ya bi de şey var; ünlü birinin sözünü sırf içinde hayat ve aşk geçiyor diye beğenen tipler...düşünmeden etmeden... Oysa ki son derece saçma ve mantıksız olabiliyor o sözler. Mesela Hegel söyledi diye ben o söze katılmak ve Hegel'i yüceltmek zorunda mıyım? Bir adam filozof diye hep doğruları mı biliyor demek? İŞte bu da sığ beyinlerin düşünme sistematiği...Bu hep böyle ama...ve bu konuda ne zaman biriyle tartışmaya girsen, o ünlü veya senden daha bilgili diye, senin tartışman ve eleştirmen hep yersiz bir ukalalık olarak algılanır. İşte biz aslında bu kadar acınası durumdayız bilmem farkında mısınız? Tartmadan, düşünmeden ne verildiyse kabul ediyoruz. Tıpkı yaşam biçimimizde de kalıpların dışına çıkamamamız gibi. E tabi, karşındaki sana hak verse bu sefer senin üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalacağı için egosu ezilecek. o düşüncelerine çok değer verdikleri adamları tanrılaştırdıkları için kafalarındaki sistematik bozulacak, devreleri yanacak...Tamam tek bir şeye inanayım ben, kafamı da karıştırma, o öyle diyorsa doğrudur! Pekii pekiii...sustummm :/

Hiç yorum yok: