Bla...bla...bla...
Günlük gibi bişi işte...Havadan sudan...ottan çöpten...herşeyden.
14 Eylül 2013 Cumartesi
Kalıplarınıza sığamam ben!
"kendi çocuğun olursa görürüm seni" diyen çok... bi de sürekli benden bebek haberi bekleyenler de cabası...ben bunun altında temelde kıskançlık yattığını düşünüyorum. Şu an çocuğumuz olmadıgı için özgürüz ama onlar değil...alttan alta bunu kıskandıkları için seni de o kalıba çekmeye çalışıyorlar. Eğer girersen "oh o da bizden oldu, artık sabahlara kadar uyumayacak, bez değiştirip mama hazırlayacak, DIŞARI ÖZGÜRCE ÇIKIP EĞLENEMEYECEK, KOCASIYLA ARASI BOZULACAK ohh " diyip rahatlayacaklar çünkü. Herkes işine baksın. Ben o kalıba girmicem. Çatlayın da patlayın. :)
27 Kasım 2012 Salı
kasımınyirmiyedisi
... Oldu. Geçen sene de olmuştu. Son bir kaç gündür -bugün geçti gerçi-midemde hasıl olan garip agrı -ki hastalık konusunda acaip evhamlıyım- beni , kesin bende bir şey var diye düşünmeye itip, kendimi şu klasik ask filmlerinde görmeye alıstıgımiz hatta artık kustugumuz, evlilik heyecanı yaşarken kanser oldugunu ögrenen bahtsız kız masalının içinde bulmama sebep oldu. Ezik miyim lan ben? Ama neyse ki geçti..iyiyim turp gibiyim. ciddi bir şey olsa geçmezdi diğğmii?!
Neyse, rüyamda da, gelinlik giymişim, saçım başım berbat kimse benle ilgilenmiyo,ordan oraya koşturuyorum,bi tane kıskaçlı amele bi tokayla duvagı saçıma tutturmaya çalışıyorum ama düşüyo falan. Tam rezillikti tam!
Neyysse..bakalım daha neler görücem daha..
25 Kasım 2012 Pazar
İnsanın kendi cümleleri olmalı...
"kahve keyfi yapmak" lafına takıldım bugun. Arkadaşla kahve keyfi yapıyoruz, yok kendime kahve yaptım keyif yapıyorum filan denir ya...O kahve keyfi denen şeyi ben asla yaşayamıyorum...kahve mi sevmiyorum? yoooo kahveye taparım ama gün içinde bir değil binlerce kahve içince işin keyif kısmı kalmıyor. Hastayım böyle günde bir kahve yapıp, onunla bi sigara yakıp işi keyfe getirenlere...yok abiicim..ben önümde o kupa, içinde kahve durmadan hiçbir iş yapamıyorum...işin boku çıkıyor haliyle...
Dün, eskilerden bir arkadaşla tartıştık Facebook'da. Yanımda olsaydı kesin iki tokat patlatırdım. İyi ki değildi. Öğretmenler günü ile ilgili bişey yazdım. Milletin ezbere ezbere, aman da çok şey borçluyuz tarzı iletilerini görünce dellendim. nefret ediyorum böyle ezbere, öğrenilmiş laflardan. "Bizi bu günlere getiren.." lafı hele bardağı taşırdı ve kimseye bir şey borçlu değilim, bugunlere beni kimse getirmedi tarzından bir şeyler yazdım. Ben minnet duygusundan hoşlanmayan bir tipim. Bırak öğretmenleri, genel olarak birine minnet duymak zayıflık ve eziklik gibi gelyior bana..Haa nankör olduğum anlaşılmasın. Babalar gibi teşekkür ederim, babalar gibi özür dilerim...o ayrı. Birine minnet duyabilmem için ancak ve ancak yaşamımın en zor zamanlarında yanımda olmuş, bana destek olmuş biri olmalı. Bu şekilde olan da 1-2 kişi vardır ancak, gerçekten bir şeyler borçlu hissettiğim kendimi...bu salak salak basit basit onlara çok şey borçluyuz lafı deli ediyor beni...Ne borçlusun abi? Öğretmenin görevi o, sana bir şey öğretmek. Haa maaş verme bakiim kaçı bu işi gönüllü yapar? yapan olursa gel bana o zaman minnetten bahset...Onun görevi öğretmenlikti, bizim de öğrencilik...nedir bu kadar abartılan anlamıyorum...benim hangi zor zamanımda yanımda oldu da ben ona bir şey borçlu olayım? Bana coğrafi bölgeleri öğreten birine kusura bakmayın ama beni bugünlere getirdi diyemem yani...azıcık mantıklı olun lan! Bak gene sinirlendim...tamam sakin oluyorum ve devam ediyorum...Demem o ki insanın kendi cümleleri olmalı...
Evleniyorum ben bu arada...valla...:)
27 Şubat 2012 Pazartesi
diyardan gitmek mi, deveyi gütmek mi?
Neyse...bi de canımı sıkan bir diğer konu var. O da, "aşk" ı a sını yaşamayıp sen aşk acısı yaşadığında uzaktan ahkam kesen kız arkadaslar. Acıdan ölüyorum dediğinde, aslında istediğin sadece yanında olacak biri olduğunda, o küçücük beyinleriyle edebildikleri tek lafın "yaşaman bak, arama sorma, takma" olduğu sığ beyinler. Ve en acısı da dostun oldugunu sandığın insanlar bunlar. Koşarak yanınıza geldiğim günlere lanet olsun diyorum içimden. Hepiniz acıdan geberin inşallah! Bir kişi de çıkıp "o kadar aşıksan vazgeçme, dayan, sabret " demiyor.Bir kişi de yapıcı bir laf etmiyor. neden bu kadar yıkmaya yönelik hep kafalar? Bi de " başka şeylerle ilgilen, ılık bir duş al" gibi laflar ediyolar ya...evlere şenlik...! Acı çekiyosun evet ama bu acıdan seni ılık bir duş kurtaracaksa vay haline yani! Ne salakmışım ben bunu nasıl düşünemedim!!
Sabah sabah hey heylerim tepeme çıktı gene. Ya bu diyardan gideceksin ya bu deveyi güdeceksin durumu. daha karar veremedim...!
1 Şubat 2012 Çarşamba
Dostumu yedim, mutluyum.
Yalaka insan
Aslında dostlukla ilgili bi yazı yazacaktım ama şu an beynimde asıl yer kaplayan buydu sanırım...onu da yarın yazarım..
12 Ocak 2012 Perşembe
Aşk, Özgürlük, Tekbaşınalık
”Tek başınalık senin doğan. Tek başına doğdun, tek başına öleceksin. Ve anlamadan, farkında olmadan tek başına yaşıyorsun. Tek başınalığı yalnızlık sanma yanılgısına düşüyorsun. Bu sadece bir yanlış anlama. Sen kendine yetersin. Eski alışkanlıklar yüzünden geçiş dönemi biraz acı veriyor ama fazla sürmeyecek. Ve onu kısa kesip dayanılır hale getirmenin yolu, tek başınalığının gittikçe daha fazla keyfini çıkartmaktan geçiyor. Tek başınalığını gittikçe güçlendirebilirsin. O yüzden tüm çabanın çok olumlu olması gerekiyor. Tek başınalığını tüm varlığınla besle, büyüt, ona sevgini akıt, artık o üzüntü ve huysuzluk boşluklarını yaşamadığını görüp şaşıracaksın, artık içindeki enerjini buna harcamayacaksın.
Aslında güzel bir tek başınalık içinde yaşayan insan ilişki kurabilir çünkü ilişki onun ihtiyacı değildir. O bir dilenci değildir, senden hiçbirşey istemez – dostluğunu bile. O vericidir. Kendi neşe, huzur, sükunet ve mutluluğunu paylaşır. İşte o zaman aşkın tadı bambaşka olur, işte o zaman bu bir paylaşımdır. Her iki kişi de tek başınalığın güzelliğini biliyorsa, o zaman aşk en üst noktasına erişir, bu nadiren mümkün olur. İşte o zaman aşkın başı göklere erer.
Tekbaşınalık ilişki kuramamak anlamına gelmez. Yalnızca tamamen farklı türde ilişki kuracağın anlamına gelir, yani ızdırap ve mutsuzluk olmayacak, sorun yaratmayacak, dolaylı veya dolaysız diğerini baskı altına alma, köleleştirme çabasına dönüşmeyecek.
Çünkü bu tür ilişki korkudan doğmaz, bu yaşamın ta kendisidir. ”
Osho - Aşk,Özgürlük,Tekbaşınalık