27 Kasım 2012 Salı

kasımınyirmiyedisi

... Oldu. Geçen sene de olmuştu. Son bir kaç gündür -bugün geçti gerçi-midemde hasıl olan garip agrı -ki hastalık konusunda acaip evhamlıyım- beni , kesin bende bir şey var diye düşünmeye itip, kendimi şu klasik ask filmlerinde görmeye alıstıgımiz hatta artık kustugumuz, evlilik heyecanı yaşarken kanser oldugunu ögrenen bahtsız kız masalının içinde bulmama sebep oldu. Ezik miyim lan ben? Ama neyse ki geçti..iyiyim turp gibiyim. ciddi bir şey olsa geçmezdi diğğmii?!
Neyse, rüyamda da, gelinlik giymişim, saçım başım berbat kimse benle ilgilenmiyo,ordan oraya koşturuyorum,bi tane kıskaçlı amele bi tokayla duvagı saçıma tutturmaya çalışıyorum ama düşüyo falan. Tam rezillikti tam!
Neyysse..bakalım daha neler görücem daha..

Published with Blogger-droid v2.0.9

25 Kasım 2012 Pazar

İnsanın kendi cümleleri olmalı...

Yine uzun zaman olmuş. Bu yazma isteği bende saçma sapan bir hal aldı son zamanlarda. Düşünceler birikiyotr birikiyor, büyük bir hevesle heyecanla açıyorum bilgisayarı sonra birden bi soğuyorum anlatamam. Gerisingeri kapatıyorum. İşte son yazdığımdan bu yana sürekli böyle oldu. Ama bugun artık dedim yazayım...soğursam keserim söyliim...şimdilik idare ediyorum...hiç fena değil...mmm

"kahve keyfi yapmak" lafına takıldım bugun. Arkadaşla kahve keyfi yapıyoruz, yok kendime kahve yaptım keyif yapıyorum filan denir ya...O kahve keyfi denen şeyi ben asla yaşayamıyorum...kahve mi sevmiyorum? yoooo kahveye taparım ama gün içinde bir değil binlerce kahve içince işin keyif kısmı kalmıyor. Hastayım böyle günde bir kahve yapıp, onunla bi sigara yakıp işi keyfe getirenlere...yok abiicim..ben önümde o kupa, içinde kahve durmadan hiçbir iş yapamıyorum...işin boku çıkıyor haliyle...

Dün, eskilerden bir arkadaşla tartıştık Facebook'da. Yanımda olsaydı kesin iki tokat patlatırdım. İyi ki değildi. Öğretmenler günü ile ilgili bişey yazdım. Milletin ezbere ezbere, aman da çok şey borçluyuz tarzı iletilerini görünce dellendim. nefret ediyorum böyle ezbere, öğrenilmiş laflardan. "Bizi bu günlere getiren.." lafı hele bardağı taşırdı ve kimseye bir şey borçlu değilim, bugunlere beni kimse getirmedi tarzından bir şeyler yazdım. Ben minnet duygusundan hoşlanmayan bir tipim. Bırak öğretmenleri, genel olarak birine minnet duymak zayıflık ve eziklik gibi gelyior bana..Haa nankör olduğum anlaşılmasın. Babalar gibi teşekkür ederim, babalar gibi özür dilerim...o ayrı. Birine minnet duyabilmem için ancak ve ancak yaşamımın en zor zamanlarında yanımda olmuş, bana destek olmuş biri olmalı. Bu şekilde olan da 1-2 kişi vardır ancak, gerçekten bir şeyler borçlu hissettiğim kendimi...bu salak salak basit basit onlara çok şey borçluyuz lafı deli ediyor beni...Ne borçlusun abi? Öğretmenin görevi o, sana bir şey öğretmek. Haa maaş verme bakiim kaçı bu işi gönüllü yapar? yapan olursa gel bana o zaman minnetten bahset...Onun görevi öğretmenlikti, bizim de öğrencilik...nedir bu kadar abartılan anlamıyorum...benim hangi zor zamanımda yanımda oldu da ben ona bir şey borçlu olayım? Bana coğrafi bölgeleri öğreten birine kusura bakmayın ama beni bugünlere getirdi diyemem yani...azıcık mantıklı olun lan! Bak gene sinirlendim...tamam sakin oluyorum ve devam ediyorum...Demem o ki insanın kendi cümleleri olmalı...

Evleniyorum ben bu arada...valla...:)