22 Ocak 2011 Cumartesi

Gıcık oluyorum

Geçen aylarda facebook'a yazmıstım bunu. Nedense facebooku açınca aklıma yazacak bir sürü şey geliyor,blogu açtığımda beynim duruyor. Alışkanlık meselesi sanırım.
neyse başlıyorum efenim;

1- Çalan cep telefonunun çantada asla bulunamaması. hele bi de eliniz kolunuz doluysa veya dolmuşta otobüste falansanız, bi de ayaktaysanız tam bir işkence durumudur bu. Çığlık çığlığa kaçasınız gelir herşeyi fırlatarak. (sakin bir insan değilim, olamıyorum. Ah yaa "nolcak ki arayan bi daha arar" şeklinde bir insan olabilseydim keşke.Bazen konusmak istemediğim insanlar aradığında ve açmadığımda bile o lanet olası sorumluluk duygusu mu ne haltsa yiyip bitiryo beni)

2-Taksicilerin mallığı. Evet nefret ediyorum mal taksicilere denk gelmekten. Bu mallık durumu genelde "şuraya gidicem" diye adresi söylediğinizde, ezik yavru köpek bakışlarıyla ve ezik bir ses tonuyla, orayı bilmediklerini söylemeleriyle ortaya çıkar. Bir diğer durum da, bozuk parası olmayıp, seni yolun ortasında indirip, bakkaldan para bozdurmaya yollayan taksicilerle karşılaştığımda hissettiğim ve bütün keyfimi kaçıran durumdur.

3-Başka bir durum da, bir arkadasınız evden çıkmak üzereyken ( 4-5 saat falan oturmussunuzdur) kapının önünde sanki o kadar saat bir şey konusmamıssınız gibi konusmaya başlayıp yarım saat orda sizi dikeltmesi durumudur. En sevdiğim insan bile olsa bu beni illet etmekle kalmaz, "hadi gitsene artık" demek isteyip o an ilişkimi bile kesebilme noktasına gelirim. Ayakta konusmayı sevmiyorum ayol. Rahatına düşkün insanım ben. Madem vaktin vardı, kalkmayaydın da konusaydık dimi yani allah allah...:P Bi de aynı durumun bi değişiği de, arkadasınızla beraber evden çıkıp bir yere gideceğinizde, montunuzu ayakkabılarınızı giyip kapının önünde onu bekleme durumudur. Tuvalate gitmek istemiştir son anda çünkü.Yorum yapmıyorum daha fazla bu konuda.

4- Yolda kaptırmış giderken ( ben yavaş yürüyenlerden değilim) önündekilerin zınk diye durmaları. Tekme atma isteği gelir gelir gider o anda, beynine sıçrar kan bazen. hele kafanda meşgul olduğun ve seni rahatsız eden bi konu varsa.

5- Geç uyandığında ve o sırada biri aradığında, uyuyor musun sorusuna " yoo uyanmıştım çoktan" diye yanıt verme durumu. Neden abicim neden? neden erken uyanmak makbuldür de geç uyanmak kötü bişeymiş gibi hissettirilir ki hep? Tembelin teki olduğunun anlaşılmasından korkar insan çünkü.Ha bi de teyze amca gibi bir akrabanın yanında kaldığın zaman falan, ki onlar sabahın 7'sinde kalkarlar genelde, deli gibi uykun olmasına rağmen erkenden kalkmak zorundasındır ya, nefretlik bi durumdur. Kazara 11'e kadar falan uyuduğunda da, "öğlen oldu" veya " epey uyudun" lafları gelir peşisıra. Yahu epey uyudum evet! bıraksaydınız akşama kadar da uyurdum. da bundan size ne? dimi?

6- Giyinip dışarı çıkarsın ama böyle bi vitrinin falan önünden geçerken kendine baktığında bir an kan beynine sıçrar ya. hiç beğenmezsin kendini, bok gibi olmussundur! hele bi de yanıdnan cillop gibi bir hatun geçip giderse o anda, yok ol daha iyidir.

7-Alışveriş'e, özellikle market alışverişine elinde şemsiye, mont, başka bir torbayla falan gitme durumu. Hadi neyse alışveriş sırasında arabaya atarsın onları ama, ya parayı ödeme ve poşetleme anı? tam bi kabustur. Nereye koyacağını bilemezsin, kanter içinde kalırsın falan.

Şmdilik bu kadar. Devamı gelecektir...öperim..

18 Ocak 2011 Salı

bende bunlar biraz zaman alıyor

Neyi beklediğimi bilmiyorum ama o şey ne ise bazen bir anda geliveriyor. Bir ışık huzmesi gibi. her yanımı kaplıyor. Gitmesin diye çok uğraşıyorum. bazen bir süre kalıyor, bazen kafamdaki minik siyah böcekler onu kovuveriyor. Şimdi yine geldi. Şu an burda. O böcekler uyuyor. geldiğini duymasınlar diye gürültü yapmamaya çalışıyorum. Klasik müzik dinliyorum. Umarım uyanmazlar. Müziğin sesi çok mu yüksek ne? 

pazarcı vitrini

Pazarcılar arasında "vitrin" diye bir kavram varmış.Yeni öğrendim ve anladım anneannemin her pazara gidiş gelişinde "çürüklerini vermiş hep namussuz" diye niye sinirlendirdiğini. O zaman anlayamazdım. Niye öyle yapıyorlar ki derdim. Ama dün anladım. Kıpkırmızı elmalara kanıp tezgaha doğru ilerledim ve "1 kilo" alabilir miyim" dedim adama. Bir baktım, arkada kalmışlardan dolduruyor torbaya. elimi öndekilere atıp "bunlardan da koyar mısınız" dediğimde pazarcının içinden adeta bir canavar çıktı ve yuvasını korumaya çalışan dişi kaplan misali kükreyerek " abla napıyosun, vitrini bzouyosun ama olmaz ki, vitrin o" dedi. "Vitrin"...Peki...kanmak serbest, ama almak yasak! ben de anneannem gibi, haftaya tekrar gittiğimde " geçen hep çürük verdin ama" diye pazar uzmanı bir kadın gibi konusmaya kararlıyım. "olur mu abla, çürük olmaz bizde" diyecek biliyorum. olsun. Maksat muhabbet olsun, sosyalleşelim dimi...Azıcık pazar kültürü kazanalım bu yaştan sonra, eğlenceli olur gibime geliyor ...